Yaşlı adamın eşi evde tereyağı yapıyordu. O ise her gün yakın kasabadaki bakkala götürüp satıyor, bazen de ihtiyaçları karşılığında takas ediyor, bu şekilde geçinip gidiyorlardı.
Bakkal ise iyi para kazandığı için bu alışverişten çok memnundu, doğal köy tereyağı diye satıyor siparişleri sırayla veriyordu, adamın getirdiği tereyağını hiç tartmıyordu.
Ancak birgün acaba dedi, içine bir kurt düştü, adam gittikten sonra, şunları bir tartayım dedi ve tere yağını tartıya koydu.. 900 gram olduğunu görünce çok öfkelendi, ihtiyarın kendisini kazıklayıp enayi yerine koyduğunu düşündü ve yarın geldiğinde bunun hesabını sorar bir daha da ondan alışveriş yapmam dedi.
Ertesi sabah yaşlı adam elinde tereyağıyla içeri girdi, bakkal tereyağını aldı ve teraziye koydu, tabi tartı 900 gramı gösteriyordu. Bakkal sert bir tavırla bak gördünmü bir daha senden tereyağı almayacağım, bu son dedi.
Ne olduğunu bakkalın ne demek istediğini anlamayan ve şaşıran yaşlı adam üzülerek; Hayırdır, bakkal efendi bir yanlışım mı oldu, bir şikayet mi var? dedi.
Bakkal, sana güvendiğim için senin bana getirdiğin tereyağını şimdiye kadar hiç tartmamıştım, ama dün de tarttım 900 gram geldi, bak şimdi de gözünün önünde tarttım 900 gram geldi, demek bunca zaman bana eksik tereyağı getirdin, ayıp değil mi bu yaptığın, hiç yakışıyor mu? deyince
Yaşlı adam utanarak başını öne eğdi ve; Bizim evdeki el terazimiz var, ama terazinin kiloluğu yok, senden daha öncesinde bir kilo şeker almıştık onu hiç açmadık tartı olarak onu kullanıyoruz dedi.
Kendi yaptığının kendine geri döndüğünü anlayan bakkal utancından ne yapacağını ne diyeceğini şaşırdı.
Böyledir işte dünya.. Ne ekersen onu biçersin. Kime ne ağırlıkta kıymet verirsen o ağırlıkta kıymet bulursun…
Yorum Gönder