Yüzyılın Felaketi Depreme Farklı Bir Bakış
"Zilzal" zelzele, sarsıntı demek olup Kur'an-ı Kerim'de kıyameti anlatan bir surenin adıdır. Kur'an'da kıyamet sahnelerinden biri olan bu sarsılışı Türkiyemiz ve dünyamız küçük bir kıyamet gibi yaşadı. Safvet Senih, "Yüzyılın felaketi'ni Kur'an 'ın ve İslam alimlerinin bakış açısından ele alıyor bu kitabında. Bize duanın sırlı iklimini ve depremlerin ardındaki hikmeti anlatıyor.
"Zilzal" yeryüzünü sarsarken, duaya açılmalı ellerimiz.
Belaların en ağırı peygamberlere gelir. (Hadis-i Şerif)
Bir bela, bir musibetten çekininiz ki, geldiği vakit yalnız zalimlere mahsus kalmayıp masumları da yakar. (Enfal, 25)
Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizin yaptığı işler yüzündendir. (Allah işlediklerinizin) bir çoğunu affeder. (42/30)
En azındnan biliyoruz ki, insan nefsi, devamlı kötülükleri emreder. (12/53)
Zelzele:
Ölenler açısından, günahlardan temizlenip bir nevi şehitlik kazanmaya vesiledir.
Yaralılar için günahların silinip amel defteribe sevapların yazılmasına sebeptir.
Ellerinden çıkan malların ve imkanların, sadaka hükmüne geçmesine vesiledir.
Kafirler için bile azapların azalmasına ve hafiflemesine vesile olacaktır.
Cenab-ı Hkk'ın masumları böyle durumlarda ayırıp seçmeyişinin bir hikmeti de imtihan sırrının bozulmaması içindir.
Siz niçin her hadiseyi bir hikrnete bağlıyor, insanların her şeyden ibret alıp çıkarmasını istiyorsunuz?
Dua ibadetin özü, iliğidir.
Allah'ım senden rüzgarın en hayırlısını isterim. Bu rüzgarın kötülüğünden, bu rüzgardakilerin kötülüğünden ve rüzgarla gönderilen şeylerin kötülüğünden Sana sığınırım. (Tirmizi, Daavat 48, 88)
Müminin her hali hayırdır.
Zelzelenin şiddeti 12'ye yükselince kıyamet tahakkuk edecektir. Çünkü dağlar yürümeye başlayacaktır.
Ehl-i imanın hatalarının kısmen bu dünyada cezası verilir.
"İlahi senin rahmetin, sığınamğımdır ve Rahmeten lil alemin olan Habibibn (asm) Senin rahmetin yetişmek için vesilemdir. Senden şikayet değil belki nefsimi ve halimi Sana şikayet ediyorum. Ey Halık'ı Kerim'im ve ey Rabbi Rahim'im. Senin bu kulun, hem asi hem aciz, hem gafil, hem cahil, hem alil, hem zelil, hem günahkar, hem yaşlı, hem efendisinden kaçmış bir köle olduğu halde, seneler sonra nedamet edip Senin dergahına avdet etmek istiyor. Senin rahmetine iltica ediyor. Hadsiz günah ve hatalarını itiraf ediyor. Evham ve türlü tülü illetlerle müptela olmuş. Sana tazarru ve niyaz eder. Eğer kemal-i rahmetinle kabul etsen, mağfiret edip rahmet etsen zaten o Senin şanındandır. Çünkü Erhamürrahimin'sin. Eğer kabul etmezsen, Senin kapından başka hangi kapıya gideyim? Hangi kapı var? Senden başka Rab yok ki, dergâhına gidilsin. Senden başka hak mabud yok ki. ona iltica edilsin.
La ilahe illa ente, vahdeke, la şerike leke..."
İnsanlık aleminde yükselme ve düşmenin sınrı yoktur.
İnsna çamurdan ama nurdan yaratılan meleklerden de üstün olabiliyor.
Arz, alemin kalbi olduğu gibi, toprak unsuru da arzın kalbidir. Tevazu, mahviyet gibi hedefe ulaştıracak yolların en yakını da topraktır. Belki toprak, en yüksek semavattan Halık-ı Semavata daha yakın bir yoldur. Zira kainatta Rububiyet tecellisine, kudretin faaliyetine ve Cenab-ı Hakk'In Hayy ve Kayyum isimlerinin cilelerine en uygun topraktır. (...)
"Kulun Allah'a en yakın olduğu durum secde halidir." (Hadis-i Şerif)
Zilzal ve Dua, Nil Yayınları, Safvet Semih
Yorum Gönder