Enes bin Mâlik -radıyallâhu anh- der ki:
“Yer, her gün şu on öğüt ile insana seslenir:
Ey Âdemoğlu!
Üzerimde gezinip durursun; hâlbuki dönüşün banadır.
Üzerimde türlü günah işlersin; hâlbuki içimde azap göreceksin.
Üzerimde gülüp eğlenirsin; hâlbuki içimde ağlayacaksın.
Üzerimde sevinirsin; hâlbuki içimde üzüleceksin.
Üzerimde mal toplayıp durursun; hâlbuki içimde pişman olacaksın.
Üzerimde haram yersin; hâlbuki içimde kurtlar seni yiyecek.
Üzerimde böbürlenirsin; hâlbuki içimde hor ve hakir olacaksın.
Üzerimde neşe ile yürüyorsun; hâlbuki içimde hüzne boğulacaksın.
Üzerimde aydınlıkta gezinirsin; hâlbuki içimde karanlıkta kalacaksın.
Üzerimde topluluklar içinde dolaşırsın; hâlbuki içime tek başına gireceksin.” (İbn-i Hacer el-Askalânî, Münebbihât, 37)
.
“Ey îmân edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allâh’ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar ziyana uğrayanlardır.
Her birinize ölüm gelip de; «Rabbim beni kısa bir süre için tehir etsen de sadaka versem ve sâlihlerden olsam!» demesinden önce size verdiğimiz rızıklardan (Allah için) harcayın!
Allah, eceli geldiğinde hiç kimseyi (ölümünü) ertelemez. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.”
(el-Münâfikûn, 9-11)
Alıntı
Yorum Gönder