Bazen başkasına öfkelendiğimizi sanırız, lâkin öfkelendiğimiz kendimizizdir! Hatayı düzeltmek yerine kendi haklılığımızı düşünürüz. Bağırır, çağırır, söver, sayarız. Fırtına dindiğinde pişmanlık kalır geriye. Kimin haklı kimin haksız olduğunun bir önemi yoktur artık. Öfkesine yenik düşen savaşı/tartışmayı kaybetmiştir. Konuşmaya haklı başlasa da üslubundan dolayı özür dilemek ona kalır.
Bazen iç dünyamıza fazla mı dalıyoruz, insanların verdikleri tepkiler geçmişi mi hatırlatıyor, geçmişte bizi sinirlendiren olaylara gerekli tepkiyi veremedik mi, neden diğer insanların sinir katsayıları düşükken bizimki daha yüksek, öfkenin bize bir yararı var mı, hadi öfkelenmek doğal diyelim peki ya verdiğimiz tepki, o nasıl; olması gerektiği kadar mı aşırı mı?
Ben bu öfkelenme işini çözemedim arkadaşlar. İç dünyama fazla dalıyor olabilirim. Kendimi karşıdakinin yerine koyup aslında ne söylemek istediğini anlamayı başarabilirsem verdiğim tepkiler daha makul olabilir. Hem insan öfkesine yenik düşünce haklı iken haksız duruma da düşebiliyor. Durduk yere rol değiştirmeye gerek var mı ki? 😉
su düşü
إرسال تعليق