Zeki Kayahan Coşkun'un Matrax programından 'nasılsın' sorusuna verilen ilginç cevaplar:
Oyuncağı elinden alınmış çocuk gibiyim. Üzgün ve ağlamaklı
Güneş tam tepedeyken asfalta yapışmış sakız gibiyim. Sıcak ve vıcık vıcık
Kırmızısız siyah gibiyim. Karamsar ve soğuk.
Üstüne basılmış hamam böceği gibiyim. Kırılgan ve çaresiz.
Tuvaletten yeni çıkmış kadar rahat.
Şarjı bitmiş cep telefonu gibiyim. Yedek bataryaya ihtiyacım var.
Buruşuk kağıt gibi, top kisvesine bürünüp her an çöpü boylayabilirim.
Ters dönmüş kaplumbağa gibi çaresiz.
Tornavida yerine kullanılmış meyve bıçağı gibiyim. Çok amaçlı.
Tuvalet kenarına düşmüş hilal seklini almış kıl gibiyim. Tevekküllü
Nasılsın sorusunu iyiyim diye geçiştirmek istemeyen ama başka da bi cevap bulamayan insan yavrusu gibiyim.
Terlemiş gibiyim. Islak ve mide bulandırıcı.
Süte batırılmış bisküvi gibiyim. Erimiş ve düşmeye hazır…
Köpürtülmeyi bekleyen deterjan gibiyim. Asabi ve heyecanlı.
Yakalandıktan sonra iğnesi koparılmış arı gibiyim. Vasıfsız ve acılı.
Gökkuşağı gibiyim. Farklı ve birbirinden bağımsız çok şey hissediyorum!
Gece yarısı hızla üzerine doğru gelen arabanın yoğun ışığına maruz kalan tavşan gibiyim. Şaşkın ve kör.
Mecliste gaz yapan milletvekili gibiyim. Utangaç.
Çayın içinde eriyen küp şeker gibiyim. Sağı solu belli olmayan etrafa çarpan.
Nasıl olduğunun farkındalığının farkına varamamış bir haldeyim.
5 yaşına gelip de altına kaçırmış çocuk gibiyim. Bilişsel gelişimini tamamlayamamış, ıslak ve utangaç..
Tetiği çekilmiş bomba gibi. Patlamaya hazır ve sabırsız
Esen rüzgarla sonbaharın geldiğini hisseden bir yaprak gibiyim, çaresiz ve bitkin.
Televizyon üzerindeki biblolar gibiyim. Varlığından haberdar ve umursanmaz…
Henüz yenmiş kuru fasülye gibiyim. Etkisini göstermek üzüre sabırsız ve bir o kadar da afacan.
Isırmaya hazır köpek gibiyim. Korkutucu ve saldırgan
Makarna kadar kıvrak ve refleksli.
Pas bekleyen forvet gibiyim. Heyecanlı ve umutlu.
Yüzme bilmediği halde ağaca çıkan zürafa gibiyim. Saçma-sapan
Bir ineği sağarken, inek tarafından tekme atılımış bir küçük çocuk gibiyim. Şaşkın ve acı dolu.
Ağıza atılmak üzere çatala batırılmış dolma gibiyim. Ürkek ve sessiz
Oda sıcaklığında bekletilmiş margarin gibiyim. Yumuşak.
Canlı yayında gaz kaçıran ve etrafına “kim yaptı” gibisinden bakınan Bülent Ersoy gibiyim. Utangaç, endişeli ve hilekar.
Sezeryanla doğum yapmış hamam böceği gibiyim. Bitik durumda
Dişisine kur yapmaya çalışan, bu uğurda varını yoğunu ortaya koyan, ama yine sonuç alamayan ve bunun üzüntüsünü yaşayan timsah misaliyim; Hoyrat ve ketun.
“Denizden babam çıksa yerim!” diyecek kadar mantıksız bir sözün ardından denizden çıkan babaya şaşkın bir ifadeyle bakar gibiyim. Kararsız. Yesem mi, Yemesem mi?
Yeni parfüm sıkılmış birisinin tam yerinde kokunun geçeceğinden korkan bir insan gibi.
Teneke kolanın açma halkasını kaldırdığınızda çıkan ses gibiyim. Nasıl olduğum hakkında bir bilgim yok.
Karda buzda sevdiceğinin balkonunun altında bir tarafları donarken içindeki aşkın kendini ısıttığını söyleyen sünepe gibiyim. Şuursuz ve karnıbahar.
Sabahın köründe uykusu bölünmüş bebek gibiyim. Şaşkın ve şuursuz
Not: Ben beğendiklerimi işaretledim, sıra sizde ;)
Alıntı
إرسال تعليق