Bazen düşünüyorum anılar sözlüğü mü yapsam. Hanımeli kelimesi bana neyi hatırlatıyor, 20lik diş, tren, levrek vs. Hepsiyle ilgili anılar geliyor aklıma her söylendiğinde. Kimi komik, kimi özlemli, kimi hüzünlü. İşte bunlardan biri de 20'lik diş ve kahke.
Şimdi biraz gülelim istedim.
Ensem ve boynumdaki ağrılar için Fizik Tedavi Uzmanı'na gittim. 4-5 seans nöralterapi aldım. Bu tedavide vücudun belirli yerlerine yaklaşık 80-100 adet iğne vuruluyor, izotonik sodyum klörür enjekte ediliyordu. 4-5 seansta fayda göremeyince diş röntgenini görmek istedi doktor. Şükür ki 20'lik dişlerimde problem olduğunu buldu, canı sıkılmıştı bugüne kadar diş hekimlerinin bunu farkedememesine. Canımın sıkıntısını o yüklenmiş olacaktı ki bana sevinmek düştü. Ya hiç farketmemiş olsaydı, fibromiyalji teşhisi ile doktor doktor dolaşsaydım, türlü iğnelerin acısıyla kıvransaydım... Benim bile hiç aklıma gelmedi ağrının sebebi, çünkü dişlerimde hiçbir ağrı yoktu.
Dördünün de alınması gerekiyordu. İlkini çektirdim, epey zor oldu gömülü olduğu için. Eve geldim ve baygın düştüm. İki gün katı yiyecek yok, sıcak ve soğuk içecekler yasak. Çorba, meyve suyu ile karnım doymuyordu.
İşyerinden Adem Abi kâhke getirmişti hem de ev yapımı. (Kâhke: Ortadoğu yöresine özgü çok lezzetli, baharatlı bir çörektir. 1900'lü yılların başında Antep'li ustalar tarafından Suriye'nin Halep şehrinden getirilmiş ve ilk olarak Ramazan aylarında çocuklara oruç tutmayı sevdirmek amacıyla yapılmış, çocuklar iftar zamanında kâhke yiyebilmek hevesiyle oruç tutarlarmış. Günümüzde sadece bayramlarda değil çay saatlerindede sıkça yapılan bir kurabiye türü.)
Kâhkeyi de inanılmaz seviyorum. "Bir taneden bir şey olmaz" dedim. Dayanamayıp birkaç tane daha aldım, yedim. Bunu farkeden Haluk Abi "Abla napıyon, dişini dolmaya çevireceksin?" dedi. Doğru ya yedi dikiş vardı, dolma olmaya da pek bir müsaitti. ;)
Şimdi düşünüyorum da özlemişim arkadaşlarımı, aklımda hep güzel anılar. Hiç mi kötü bir anı yaşanmaz on dört ayda, hiç mi biri benim kalbimi kırmaz, hiç mi ben birinin kalbini kırmam. Kırmadık işte.
su düşü
Şimdi biraz gülelim istedim.
Ensem ve boynumdaki ağrılar için Fizik Tedavi Uzmanı'na gittim. 4-5 seans nöralterapi aldım. Bu tedavide vücudun belirli yerlerine yaklaşık 80-100 adet iğne vuruluyor, izotonik sodyum klörür enjekte ediliyordu. 4-5 seansta fayda göremeyince diş röntgenini görmek istedi doktor. Şükür ki 20'lik dişlerimde problem olduğunu buldu, canı sıkılmıştı bugüne kadar diş hekimlerinin bunu farkedememesine. Canımın sıkıntısını o yüklenmiş olacaktı ki bana sevinmek düştü. Ya hiç farketmemiş olsaydı, fibromiyalji teşhisi ile doktor doktor dolaşsaydım, türlü iğnelerin acısıyla kıvransaydım... Benim bile hiç aklıma gelmedi ağrının sebebi, çünkü dişlerimde hiçbir ağrı yoktu.
İşyerinden Adem Abi kâhke getirmişti hem de ev yapımı. (Kâhke: Ortadoğu yöresine özgü çok lezzetli, baharatlı bir çörektir. 1900'lü yılların başında Antep'li ustalar tarafından Suriye'nin Halep şehrinden getirilmiş ve ilk olarak Ramazan aylarında çocuklara oruç tutmayı sevdirmek amacıyla yapılmış, çocuklar iftar zamanında kâhke yiyebilmek hevesiyle oruç tutarlarmış. Günümüzde sadece bayramlarda değil çay saatlerindede sıkça yapılan bir kurabiye türü.)
Kâhkeyi de inanılmaz seviyorum. "Bir taneden bir şey olmaz" dedim. Dayanamayıp birkaç tane daha aldım, yedim. Bunu farkeden Haluk Abi "Abla napıyon, dişini dolmaya çevireceksin?" dedi. Doğru ya yedi dikiş vardı, dolma olmaya da pek bir müsaitti. ;)
Şimdi düşünüyorum da özlemişim arkadaşlarımı, aklımda hep güzel anılar. Hiç mi kötü bir anı yaşanmaz on dört ayda, hiç mi biri benim kalbimi kırmaz, hiç mi ben birinin kalbini kırmam. Kırmadık işte.
su düşü
إرسال تعليق